19 Aralık 2011 Pazartesi

Sahaf

‘Kitaplar, benim için en iyi, yaşlandıkça yıpranmayan tek dostlarımdır.'                                                                                             Maurice Rostand


Hani derler ya ‘en güvenilir dost kitaptır’ diye…
Çok haklılardır belki de..
Okumak, öğrenmek, anlamak ve anlatmak büyütür insanı. Zihnini eğitir ve yeni bir birey yaratır hiç yoktan. Dinlemeyi, düşünmeyi ve empati kurmayı anlatır kitaplar.
Kelimelerinde saklı gizemleri bambaşka dünyalarda çeşitli oyunlarla şimdiyi öğretir.
Tüm bunlarla hayatı en güzel anlatan kaynaklardır.
 Ve kitaplar başka başka yaşamlara açılan en görkemli kapılardır belki de..
Yaşı geçkin insanların maziye olan özlemlerini gözlemlemek her gencin başına gelen yegane olaydır. Peki bir genç eskiye ne kadar özlem duyabilir?
Her şeyiyle eskiye dönen ve tüketime dayalı sistemin okuyan insan sayısını giderek azalttığı günümüzde bir sahaf’ın yerini başka hiçbir mekan dolduramaz belki de.
Geçmişle ilgili bileceklerimiz ancak ve ancak okuduklarımızla sınırlı olabilir. Ve belki bu nedendendir eskiye olan özlemimiz. Ben yaşıyorum, peki benden önce burada kimler vardı? Bu kitaplar kimlerin elinden geçti? Kimler açtı kapaklarını? Veya kimler sattı bu kitapları bu sahaflara? Neden sattı? Paraya mı ihtiyaçları vardı? Geçmişin acılarından kurtulmak mıydı yoksa amaçları? Tüm bu sorular beyninizi kurcalıyorsa eğer, siz de eskiyi hissetmeye başlamışsınız demektir.
Eskiyi bu denli değerli yapan kültürü yaşatmak da yine sizlere kalır en ağır yüküyle. Malum; dünyada artık tüketim çılgınlığı hüküm sürmekte, yaşanmışlıklara önem verilmemekte, hayatlar kullan-at geçirilmektedir. Ve siz eğer bu ‘tek tipleşmiş insan’lardan biri değilseniz büyük bir yalnızlık hissedersiniz bedeninizde. Bundandır eski özlemleriniz ve bundandır geçmiş meraklarınız. Açığı kapatmaksa belki de yalnızca eskilerin kokusuyla mümkündür. İşte sahaflarda bunu duyarsınız.. Geçmişi, yaşanmış tüm o hayatları; acıları, mutlulukları, ölümleri, hüzünleri, aşkları ve sevgileri…
Bir sahafta; en saf haliyle bilgiyi, dostluğu, zamana direnmeyi tadarsınız..
İstiklâl Caddesi Aslıhan Pasajı bu adreslerden en kapsayıcı olanı şimdilerde. İki katlı bu binada etrafınızı saran ‘eski kokusu’ ile zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Kitaplara, fotoğraflara, plaklara dalar sahaf kültürü ile yoğrulmuş insanlarla sohbet etme keyfine varırsınız.
Bir zamanlar bu özellikleri içinde barındıran Beyazıt Sahafçılar’ ıydı. Ne yazık ki şimdi oradan yalnız ve yalnız hüsranla dönüyorsunuz. Artık neredeyse sadece test kitapları satılan bir mekan haline gelmiş. Tüketim sisteminin en büyük götürülerinden biri olmuş ki sormayın. İçeri adım attığınız andan itibaren sağlı sollu bir sürü sınava hazırlık kitapları ile karşı karşıya kalırsınız. Yani sizin anlayacağınız o eski kültür abidesi Beyazıt Sahaflar artık tüketim çarklarından biri haline gelmiş.
Yine de bir sahaf pek çok duyguyu aynı anda yaşatabilecek kadar dolu yerdir. Yağmurdan kaçarken bile uğrasanız bir gün çok şey katarak uğurlar sizi sahaflar.
Sevgiliyle gidilebilecek en güzel mekandır belki de. Birine okuma kültürünü aşılamak istiyorsanız işe onu sahaflara götürmekle başlamalısınızdır. Çünkü gerçek kitaplar hep oralardadır.  
Sahiden bana bir örnek verebilir misiniz;
Bir sahafın yerini başka ne tutabilir?

Keyifli okumalar..
Unutmayın; hayat sayfalarda…

3 Aralık 2011 Cumartesi

Can Yayıncılık


‘Beyaz zemin üzerine kırmızı kalp…’
Bütün kitaplıklarda en çok Can kitapları vardır..
Tüm kütüphaneleri Can’lar kaplar..
En çok okunan kitaplar da onlarındır hep..
Tabi tüm bunların bir sebebi vardır…
1981 yılında yayın hayatına başlayan Can Yayıncılık, Erdal Öz tarafından kuruldu. Kısa süre içerisinde gerek Türk gerekse dünya edebiyatının seçkin, nitelikli yazarlarını çatısı altında toplamayı başardı.
Kurucu Erdal Öz 1935 Sivas doğumlu hukukçu/yazar.

İstanbul Üniversitesi’nde başladığı hukuk eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. Sergi Kitabevi’ni kurdu.
12 Mart muhtırası sırasında politik görüşlerinden dolayı üç kez tutuklandı ve aklandı.
Arkadaşlarıyla birlikta ‘a’ dergisini kurdu.
 İlk öykü kitabı Yorgunlar’ı 1960’da kaleme aldı. Daha sora ilk romanı olan Odalarda’yı yazdı ve aynı yıl bu eser Varlık Yayınları’nda yayınlandı.
Bir dönem Cem Yayınevi’nin Arkadaş Kitaplar isimli çocuk edebiyatı dizisinin başındaydı.
Alçacıktan Kar Yağar isimli bir çocuk kitabı da bulunan Öz, 1981 yılında Can Yayınları’nı kurdu.
Geçmişten günümüze yayın hayatındaki kalitesini sürdüren Can’ın babası  2006 yılında akciğer kanserinden öldü.
Tüm okurlarını derinden üzen bu durum Can Öz’ün ipleri eline almasıyla giderilmeye başladı.
Ve işte tüm bunlar Can'ın 'en çok' olmasının sebepleri oldu..
Ayrıca; 
Can Öz ve Samiye Öz ile olan Sabah Gazetesi röportajına buradan bulaşabilirsiniz.
2000'den fazla kitap yayınlayan 'beyaz zemin kırmızı kalp' her kitaplıkta bulunan ve bulunması gereken kitapları ve yazarları, çizgisinden asla ödün vermeden, tüm heyecanı ve kalitesiyle okurlarıyla buluşturmaya devam ediyor..


Not:  Sevgili Kitap Kurtları, size bir haberim var.
İstanbul’da bulunan herkesin önümüzdeki -3 aralık tarihi itibariyle- 10 gün içinde mutlaka gitmesi gereken yerlerden.
İstiklal Caddesi üzerinde, Galatasaray Lisesi karşısındaki sokakta, Aslıhan Pasajı’nın hemen karşısındaki  Can Yayıncılık kapanıyor. Bulunduğu bina satılmış.
Ve şimdi tüm kitaplar –başka yayınevlerinden çıkmış olanlar da dahil olmak üzere- %20 indirimle satılıyor. Üstelik bir kısmı –üst kat masa üstü- %35 ile satılmakta.
Almak istediğiniz ama cebinize fazla tuzlu gelenleri gidip alabilirsiniz..
Bu fırsatı kaçırmayın..
Bir uğrayın derim ben..

İletişim için:
http://www.canyayinlari.com/

Keyifli okumalar..
Unutmayın; hayat sayfalarda…

EMEĞE SAYGI

Aksi ispat edilmediği sürece, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. Maddesi gereği eserin tamamının telif hakları yazara aittir. Herhangi bir şekilde ''alıntı olduğu ve hangi yazara ait olduğu'' belirtilmeden ve yazıların linki verilmeden kullanmak hırsızlıkla eşdeğer suçtur. İlgili kanun gereği eser sahibi şikayetçi olduğu taktirde cezai müeyyidesi 3 yıldan 6 yıla kadar paraya çevrilemez hapis, 150.000/300.000 Tl ağır para cezasıdır..