28 Nisan 2011 Perşembe

Nietzsche Ağladığında

‘En çok çiğ damlası, en sessiz gecede düşer.’   Irvin D. Yalom   
     Henüz iki kitabı yayınlanmış, kimsenin tanımadığı, yalnız bir filozof. Karısı, vatanı ve toplumsal değerleri yok. Kafasında binlerce düşünce var ve çektiği acılar da bu düşünceleri doğurmaya çalışmaktan ileri gelir. Ve aslında tek istediği doğurmakken düşüncelerini bir kadın girer devreye. Toplumsal ve sosyal hayatımızda ‘gizli aktif’ olarak büyük etki yaratan kadın, burada da rolünü en üst seviyede oynamayı başarır. Tanınmamış filozofumuzu bir teşhis dehası olan Breuer ile tanıştırır.
    Bir hasta-doktor ilişkisi zamanla beklide bir dostluğa dönüşecektir. Ve belki de ilk defa bir doktor, hastasıyla birlikte, kendisini de iyileştirecektir.
    ‘Ümit en büyük kötülüktür. Çünkü işkenceyi uzatır’ der Nietzsche ve zihnimiz ve duygularımız arasındaki ince bağ üzerinde gidip gelmemizi sağlar. Belki ümit etmeyi bırakırız.. Belki de karşı tez üretiriz. Öyle ya tüm yaptıklarımızı önce ümit etmezsek, nasıl başarabiliriz? Ve tüm bu ümitsizliğe rağmen ‘
Benim günlerim yarından sonraki günler’ demeyi ihmal etmeyen Nietzsche'yle yeni bir yola çıkarız.

     
Hayat, doğru cevapları olmayan bir sınav’ dır tüm insanlar için. Belki de bundandır ‘hiçlik hissi’ Nietzsche’nin. Ve belki de Breuer’ in hiçliği arayışıdır, Nietzsche uğruna tüm çabaları.
   
Sürükleyici ve akıcı bir dille, çoğu zaman Nietzsche ve
Breuer ile yaşarsınız. Özellikle migren krizini adeta başınızda, gözlerinizde, midenizde hissedersiniz.
    Bir nihilist olan Nietzsche’yle ‘olmayana ulaşmanın’ en keyifli yoludur Nietzsche Ağladığında.


    
Elimdeki kitap Ayrıntı yayınlarından çıkmış olup;
    Liste Fiyatı: 24 TL dir
    Çeviren: Aysun Babacan
    Yayına Hazırlayan: Müge Karalom
    Kapak Düzeni: Arslan Kahraman


   
Keyifli okumalar..
    Unutmayın; hayat sayfalarda…
   
 EK: Film

    
Pinchas Perry’nin yönetmenliği üstlendiği, orijinal adı When Nietzsche Wept olan filme gelirsek…
   
Malumunuz dünkü yazımda da bahsettiğim gibi, korkarak izlemekteyim kitaplardan uyarlanmış filmleri.
   Dün güzel bir izlenim bırakmıştı bende Uçurtma Avcısı. Sayın Froster’ın filmi ile benim filmim neredeyse aynıydı. Bugün Nietzsche Ağladığında’yı yazdıktan sonra bir de filmi izleyeyim, belki bunu da çok beğenirim dedim. Bu sefer biraz daha ümitli oturduğum filmin başından, yarısında, büyük keyifsizlik ve hayal kırıklığıyla kalktım ne yazık ki.
    Özellikle Katheryn Winnick’i beğendiğim söylenemez. Ayrıca Ben Cross’da Breuer için fazla genç kaçmıştı. Winnick’in yerine Avustralya ve Diane Arbus’taki performanslarını da çok beğendiğim Nikole Kidman olabilirdi. Breuer’in Paul Giamatti tarafından oynandığını görmek de bir nebze olsun sevindirebilirdi beni. Breuer rolünü hak eden bir görünümü ve oyunculuğu vardır Giamatti’nin.
    Velhasıl kelam filmi beğendiğim söylenemez. Ama kitap mutlaka okunmalı ve kitaplığınızın rafında bulunmalıdır.

27 Nisan 2011 Çarşamba

Uçurtma Avcısı

Joanna Trollope: ‘Muhteşem’     
   
  
KHALLED HOSSEİNİ…
     

    
Uluslar arası çok satanlar listesine girmiş ve 8 milyonu
aşkın kişi tarafından okunmuş olan Uçurtma Avcısı, hem 2006 hem de 2007’de Penguin/Orange Readers’s Group Ödülü’nü kazandı.

   
Kitap, kahramanlarımızdan Emir’ in ‘Bugün neysem on iki yaşındayken, 1975 kışının o karanlık, buz gibi gününde oldum…’ cümlesiyle başlar ve daha en başından sizi bir dünyadan başka bir dünyaya sürükler. Bu yepyeni hayatın içinde ‘ağabey-kardeş’, arkadaş, dost, baba-oğul ilişkilerine doğru çıkılan yolculukta, bir dönem Afgan halkının gelenekleri, yaşamları, pek sevilmeyen ve bir alt kimlik olan Hazarlar’ ın toplumda ki 'yerlerine' de şahit olursunuz. Dönem Kâbil’de monarşinin son yılları ve Sovyet işgaliyle birlikte yeni hayatlara ve kayıplara geçiş dönemidir.. 
     Kâbil’de doğan ve büyüyen iki çocuk; Emir ve Hasan..
     Büyümenin acısını beklide en çok bu iki çocuk hissetti. Emir’in korkaklığı, pişmanlığı beraberinde getirdi. Kendine açıklamakta güçlük çektiği her yeni olay ve her yeni söz Hasan’ı yanından biraz daha uzaklaştırmasına yol açtı. Esas canını acıtanın yalanlar olduğunu bilemezdi. Kaçmak için attığı her adımın onu bir yalanın farkındalığına yaklaştırdığını ve bu yalanın başkalarının hayatlarına mâl olduğunu bilseydi, o ‘nar ağacı’ ndan hiç inmezdi… 
    


     Elimdeki kitap Everest yayıncılıktan çıkmış olup özel Everest cep boy’dur.
     Fiyatı: 9.90 TL dir.
     Çeviren: Püren Özgören
     Yayına Hazırlayan: Tülin Er
     Mizanpaj: Bahar Kuru
   
     Keyifli okumalar..
     Unutmayın; hayat sayfalarda…


 EK: Film


   
More Froster’ın yönetmenliğinde çekilen Uçurtma Avcısı’nı en sonunda tüm cesaretimi topladım ve izledim.
    2 sene önce bir ‘kitap kurdu’ yla konuşurken bana ‘filmini izlediğinde kitabı okumayacak, kitabı okuduğunda da filmini izlemeyeceksin bir eserin…’ demişti. Gözlemlerim de onu haklı çıkarmıştı. Kitabını okuduktan sonra izlediğim filmde uğradığım hayal kırıklığını anlatamam. Bunun nedenini de daha sonra anladım: Okurken her şey zihnimizin ve hayal gücümüzün elindeydi. Bir senaryo vardı ortada ve biz çekiyorduk filmi beynimizde. Yazık ki bizim filmimizle yönetmeninki çoğu zaman örtüşmüyordu. 
    Ne var ki yine aynı endişeyle başladığım filmin başından, büyük bir şaşkınlıkla kalktım. Benim filmin ile Froster’ın filmi aynıydı. Ben kitabın içinde dolaşırken hangi açıdan baktıysam Froster da öyle çekmişti filmi.
   
    Bu güzel kurgu için Hosseini’ye ve ilk defa böyle bir durumda filmin başından mutlu kalkmamı sağlayan Froster’a saygılarla…

23 Nisan 2011 Cumartesi

Sofi'nin Dünyası

İyi bir filozof olmak için gereken tek şey, hayret etme yetisidir…’
Jostein Gaarder 


    
    Sofi’nin Dünyası felsefeye giriş kitabı olarak okutulmaktadır.
    Felsefe tarihini yeni başlayanlar için uygun düzeyde ve sade bir dille yazmış olan Gaarder Sokrates’ten Freud’a tüm temel düşünürleri ele almıştır.
    Olaylar 15. Yaş gününü kutlamaya hazırlanan Sofi’nin bir gün posta kutusunda ‘kimsin?’ yazılı bir not bulmasıyla başlar. Daha sonra hayret etmenin tüm farkındalıklar için yeterli olacağını öğrenen Sofi, mitler, dünyanın oluşumu ve ruhla ilgili pek çok bilgiye ulaşır. Tüm bu yaşananlarla ‘kendini gerçekleştirmek’ yolunda önemli adımlar atarken kavrayışlarıyla olgunlaşan Sofi, ‘büyük patlama’yla mutlak sona ulaşır.
    Okurken felsefeyle ilgili çok önemli ve temel bilgiler edinilebileceği gibi, aynı zamanda, tıpkı Sofi gibi olup kendinizi gerçekleştirme yolunda önemli adımlar atacaksınız.
    Felsefi açıdan gelişmek başlangıç için iyi ve keyifli bir adım atmak Sofi’nin Dünyası’yla hiç de zor değil.

    Elimde bulunan kitap Pan yayıncılıktan çıkmış olup;
    Çeviren: Gülay Kutal
    Montaj: Neşet Mut
    Elimde bulunan, eski basımdır ve sahaflarda 10 TL den bulunabilmesi mümkündür.
    Kitabın yeni basım liste fiyatı 18 TL dir.
    Keyifli okumalar..
    Unutmayın; hayat sayfalarda…
    

Yaram Yanlış Yerde

   ‘Özgürlük iki seçenek arasından üçüncüyü seçebilmektir.’   
    Altay Oktem   

   Yaram Yanlış Yerde bir yeraltı felsefesi kitabı olarak tanımlanmış. Ama ben onu ‘hakikatten ne doğru söyledin’ kitabı olarak tanımlamayı yeğlerim.
   Bildiğiniz üzere Altay Öktem tıp fakültesi mezunu. Öküz ve Penguen gibi kültür/mizah dergilerinde de yazmış olup kış aşklarını yaz aşklarına tercih eden bir kalem adamıdır. Yaşadıklarını derinlemesine ve dolu doluya yaşayanlardan olduğunu ise bu kitaptan çıkarmak hiç de zor değil.
  2009’da çıkardığı bu kitap bilinçaltımızı, hücrelerimizi, iletişimlerimizi, ilişkilerimizi, yaşamlarımızı kısacası kendimizi sorgulamaya itmekte ve tüm bunları sorgularken aslında günümüzde her şeyi ne kadar da yüzeysel, üstünkörü yaşadığımızı fark ettirmekte.
  Kitaptan aldığım şu cümleler de tespitime hak vermeniz için bir nebze olsun yeterli olacaktır (tabi esas düşünceleriniz okuduktan sonra oluşmalı);
-İnsan en net olduğu anda bile kafası karışık olan bir organizmadır.
-… en güzel lökosit parçalı lökosit, en güzel parçalanma biçimi de aşktır. Parçalanmak var olmanın öteki adıdır.
-Delirmenin eşiğinden kaç kere döndüğümüze bağlıdır gelecekte ne kadar başarılı olacağımız.

  Tüm bunlarla birlikte unutulmaya yüz tutmuş birçok yaşanmışlığı tekrar görecek ve bilgilerinizi tazeleyeceksiniz.
  Hem yazarından hem kendinizden hücreler bulacağınız bu kitabı hiç zaman kaybetmeden okuyun derim.
  Elimdeki kitap Plan b yayınlarından çıkmış olup;
  Editör: Arzu Taşçıoğlu-Deniz Vural
  Kapak Tasarımı: Arzu Taşçıoğlu
  Dizi: Plan B
  Kitabın liste fiyatı 10 TL dir.
  Keyifli okumalar..
  Unutmayın; hayat sayfalarda…

TANYA La Guerilla

Marta Rojas-Mirta Rodriguez Calderon   

  
Kod adı Tanya olan bir kadın gerillayı anlatır kitap. Mücadeleleri, eylemleri, başından geçenler ile.. yanılmadınız. Bu Tanya Nazım’ın Tanyasıdır. ‘senin memleketini sevdiğin kadar ben de seviyorum memleketimi’ diye seslendiği Tanya; Tamara Bunke’dir.
  
Küba devriminden sonra Che Guevara ve yoldaşlarıyla beraber Bolivya seferine katılan bu kadın gerillanın hayatının bir dönemi (bazen çocukluğuna dair notlar da bulunur) anlatılır kitapta.
   Bolivya seferi sırasında ailesiyle olan mektuplarının temeline dayanan kitap aynı zamanda dönemin sosyal ve siyasal durumu ile ilgili de çok derin bilgiler barındırır.
    Küba devrimine dair önemli yapıtlardan olan Tanya La Guerilla konuyla ilgilenenlerin mutlaka okuması gereken kitaplar arasındadır.

  Elimdeki kitap Belge yayıncılıktan çıkmış olup;
  Çeviren: Saliha Nazlı Kaya
  Sayfa Düzeni:Aristan
  Kapak Tasarımı:Alparsan Tuygan
  Kitabın liste fiyatı 14 TL dir.
    Keyifli okumalar..
    Unutmayın; hayat sayfalarda…

Beyoğlu Rapsodisi


'Beyoğlu nasıl adlandırılırsa adlandırılsın burası her gün, her an değişen yeryüzünün en büyük tiyatro sahnesi gibiydi.'

                                  Ahmet ÜMİT
          


     Hayat bir tiyatro gibiymiş. Her hayat başka bir oyun. Her insan bir diğerinin oyununda bazen figüran, bazen yardımcı oyuncu, bazen başrolü kaparmış. Yeri gelir bu roller farklılaşırmış. Yazar bazen manevra yapıverirmiş oyununda. İyi bir rol bir anda kötü olabilirmiş mesela.
     İnsanlar da  öyle kolay tanınmazmış meğer.. Değişirmiş insanlar. Farklılaşırmış, başkalaşırmış zamanla. Senelerce aynı sahnede rol aldığımız insan bazen bize en uzak olanmış. Gördüklerimiz yetmezmiş bazen. Dahası varmış.
     İtibar nedeniyle acımasız olabilirmiş insan. Bir anda gözü karartır, olmadık şeyler yaparmış mesela sevgiyi kaybetme pahasına. Bazen öyle kaptırırmış ki insan rolüne kendini unutuverirmiş her şeyi…
    
       Dostluk kavramı etrafında oluşan, ölümsüzlük amacıyla büyüyen, bilgiyle şekillenen ve acıyla son bulan bir roman olan Beyoğlu Rapsodisi; tadılmamış duygular, tanınmamış insanlar, sırlar, kaygılar, aşklar, cinayetler, soruşturmalar, ara sokaklar ve daha pek çok kavramla yoğrulmuş, okurla 2003 yılında tanışmıştır. Ölümsüzlüğü ararken 1900lerin başına kadar sürüklenen dostluğun hikâyesi yürek burkan bir finalle son bulmuş, pek çok okuru da üzmüştür. Ne var ki yazarın seçtiği bu etkileyici son ‘zirvede bırakmak’ olgusunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir bizlere.
      Okurken aslında pek çok İstanbullunun sık gittiği, gördüğü, kokusunu duyduğu mekânlar olması nedeniyle pek de ilginç gelmez aslında okuyucuya. Olağan üstülük görünmez ilk bakışta. Ne var ki ‘sıradan hayatlardır belkide, en büyük sırları taşıyan.’*
     Ahmet Ümit yaşayan karakterler yaratmış, onları Beyoğlu’nun ara sokaklarında pasajlarında, barlarında gezdirerek okurla tanıştırmıştır.
    Okurken keyifli vakit geçireceğiniz ve bilgilerinizi tazeleyeceğiniz bir roman.

    Elimdeki kitap Everest yayınlarından çıkmış olup;
    Kapak Tasarım: Utku Lomlu
    Mizanpaj: Bahar Kuru Yerek
    Kitabın sabit fiyatı 19 TL dir.
    Keyifli okumalar…
    Unutmayın; hayat sayfalarda…
  
*Beyoğlu Rapsodisi

EMEĞE SAYGI

Aksi ispat edilmediği sürece, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. Maddesi gereği eserin tamamının telif hakları yazara aittir. Herhangi bir şekilde ''alıntı olduğu ve hangi yazara ait olduğu'' belirtilmeden ve yazıların linki verilmeden kullanmak hırsızlıkla eşdeğer suçtur. İlgili kanun gereği eser sahibi şikayetçi olduğu taktirde cezai müeyyidesi 3 yıldan 6 yıla kadar paraya çevrilemez hapis, 150.000/300.000 Tl ağır para cezasıdır..