
‘O an Güzelkoy Kasabası'nda herkes uykudayken, beyaz bir pelikanın camdan kalbi binlerce parçaya ayrıldı..’
Büyüdükçe inanmayı bırakır insan çocukluk hayallerine..
Masallara inanmayı bırakır, sevmeye inanmayı, hayata inanmayı, inanmaya inanmayı bırakır..
Ve gittikçe yalnızlaşır..
El mahkum herkes böyle mi olur, bunu engellemenin yolu var mıdır bilinmez.. ''Anılar da su ister...'' demiş Haydar Ergülen
Ve elbette her insan gün gelir hatıralarını sular..
Belki sokakta bir yüzde, belki bilinmedik bir seste, belki ağızdan dökülen yorgun kelimelerde..
Kimi zaman bir kütüphanede veyahut bir kitabevinin rafları arasında…
Ve işte böyle oldu haftalar öncesinde bana…
Çocukken tüm hayallerimle inandığım, ne kadar derinden üflersem dileğimin o kadar erken gerçekleşeceğini düşündüğüm ve her insan gibi büyüdükçe unuttuğum ya da hafızamın kenarına ötelediğim ‘karahindiba’yı bir kitabevini süslerken buldum…
İnanın o an için tıpkı eskisi gibi tüm gücümle üflemek geldi içimden kitaba doğru…
Ve aldım…
Birkaç gece önce okuyabildim kitabı..
Nedendir bilinmez aldığım günden beri kapağını açamamış, sayfalarını kurcalayamamıştım..
Ama artık bir yerlerden başlamam gerektiği dank edince kafama başladım okumaya.. ‘Sen, hepiniz çirkin bir balıkçının oltasına yakalanmışsınız. Balıkçının ayaklarının dibindeki kovanın içinde yaşamak için çırpınıp duruyorsunuz. Dünyayı o kova, yaşamayı ölmemek sanıyorsunuz. Özgürlüğünüz o kovanın hacmi, ömrünüz gün bitip balıkçı eve dönene kadar.’
Belki sokakta bir yüzde, belki bilinmedik bir seste, belki ağızdan dökülen yorgun kelimelerde..
Kimi zaman bir kütüphanede veyahut bir kitabevinin rafları arasında…
Ve işte böyle oldu haftalar öncesinde bana…
Çocukken tüm hayallerimle inandığım, ne kadar derinden üflersem dileğimin o kadar erken gerçekleşeceğini düşündüğüm ve her insan gibi büyüdükçe unuttuğum ya da hafızamın kenarına ötelediğim ‘karahindiba’yı bir kitabevini süslerken buldum…
İnanın o an için tıpkı eskisi gibi tüm gücümle üflemek geldi içimden kitaba doğru…
Ve aldım…
Birkaç gece önce okuyabildim kitabı..
Nedendir bilinmez aldığım günden beri kapağını açamamış, sayfalarını kurcalayamamıştım..
Ama artık bir yerlerden başlamam gerektiği dank edince kafama başladım okumaya.. ‘Sen, hepiniz çirkin bir balıkçının oltasına yakalanmışsınız. Balıkçının ayaklarının dibindeki kovanın içinde yaşamak için çırpınıp duruyorsunuz. Dünyayı o kova, yaşamayı ölmemek sanıyorsunuz. Özgürlüğünüz o kovanın hacmi, ömrünüz gün bitip balıkçı eve dönene kadar.’
Hayat boyu bir şeyleri yapmamak için ürettiğimiz bahaneler, insanları ve yaşamayı anlamayışlarımıza anlam katmış bir tık daha..
Hep söylerim, bu dünyada iki tip insan vardır diye; Hayatta yaşayanlar, hayatı yaşayanlar…
Hayatta yaşayan her insanı derinden sarsan bu kelimeler kendine getiriyor insanı…
Sinan Bey’in özellikle ‘kitap okuyamama bahanesine’ alttan alta değinmesi son derece memnun etti beni.
Etrafımızdaki herkes kitap okuyamamaktan, işlerinin çok yoğun olduğundan ve hiç boş vakitlerinin olmadığını söyler dururlar..
Oysa ‘doğu-batı’ kitabevinin çıkardığı takvimlerden birinin üstünde yazdığı gibi ‘boş zamanlarınızda kitap okumayın’.
Kitap bittiğinde ve arka kapağındaki sallanan sandalyeyle yüz yüze geldiğimde içimde garip bir his vardı…
Yüzeysel olarak bakıldığında yazar işsizlik sorununa değinmişti..
Oysa derine inildiğinde aslında tüm kelimeler, içinde birer his saklamıştı…
Yalnızlık, dostluk, ümitsizlik, bir şeylere olan inanç, sevgi ve pek çok şey daha..
Ve sanırım biraz bir şeyler buldum benden…
İlk kitap için düşünülebilecek ortalamanın birkaç tık daha üstünde başarılı sayılabilecek olan Karahindiba, okurken keyif verecek bir öykü…
Sade bir dil, yalın bir kurgu ile kaleme alınan bu kitap sizi yormadan, güzel hayallere götürecek ve belki de eskide kalan bazı hikayelerinizi hatırlatacak nitelikte.. Şimdilerde bir şeyler yormuşsa sizi ve sakin bir şeylerle vakit geçirmek istiyorsanız bu kitap tam da size göre olabilir…
Elimdeki kitap Sel Yayıncılık’dan çıkmış olup liste fiyatı 10 tl dir.
Genel Yayın Yönetmeni: İrfan Sancı
Editör: Bilge Sancı
Düzelti: Ayten Koçal
Kapak ve Teknik Hazırlık: Gülay Tunç
Baskı ve Cilt: Yaylacık Matbaası
Keyifli okumalar.. Unutmayın; hayat sayfalarda...
5 yorum:
Tavsiyen üzerine bu kitabı aldım.
İyi ki de almışım.Çok beğendiğimi belirtmek isterim.İçerisinde üç öykü var,üçü de iyi ama Karahandiba adlı öykü başka.Çarptı adeta beni.
Yazarın ilk kitabı,umarım yazmaya devam eder.
Bu kitapla tanıştırdığın için de çok teşekkür ederim.
Fikirlerinizi benimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
Beğendiğinize çok sevindim. Kitap benim değil biliyorum. Ama söylediğim gibi.. Bu kitapta bizlerden, bizler gibi olanlardan parçalar var. Bu da yalnız olmadığımı gösterdi.
İlgiliz için tekrar çok teşekkür ederim.
İyi günler dilerim.. :)
Merhaba,bu kitabı birkaç defa kitapçılarda görmüştüm. Okumam gerekenler listesi baya bir kabarık olduğu için almamıştım. Ama yazınızı okuduktan sonra almam gerektiğini anladım. Yazarın kitap okuyamamaya da değinmesi ilgimi çekti. Ayrıca tam da dediğiniz gibi birşeylerin beni yorduğu bir dönemdeyim :) Yeni bir yazar ile tanışmak güzel olacak. Çok teşekkürler... Sevgiler..
blogunuzu yeni keşfettim ve çok beğendim.tebrik ederim.
kitabı okuduktan sonra yorumumu ayrıca yazacağım:)
@mimosa ben beğendim dediğim gibi. umarım siz de beğenirsiniz. ancak her iki durumda da kitap ile ilgili fikirlerinizi paylaşırsanız çok mutlu olurum. ben teşekkür ederim. iyi günler dilerim. :)
@maçakızı teşekkür ederim. kitap ile ilgili fikirlerinizi bekliyorum. iyi günler dilerim. :)
Yorum Gönder