6 Şubat 2012 Pazartesi

Dinle Küçük Adam



Merhabalar,
Kendinizi tanımaya hazır mısınız?
Aynada düşüncelerinizin gözlerinizi yakalamasına?
Kusurlarınızı görmeye hazır mısınız?

Wilhelm Reich 1897 doğumlu psikiyatrist, psikanalist, düşünür.
1920lerde Sigmund Freud ile çalıştı ve hayatı boyunca önemli bir analist olarak anıldı.
Hastalarda beliren semptomların cinsellik, ekonomi, sosyal hayat gibi nedenlerden ileri geldiğini savunarak psikolojik pek çok rahatsızlığı bireyin toplum içerisindeki konumu ve seviyesi ile bağdaştırdı.
Bu yönü ile de psikanaliz ile Marksizm arasında bir bağ kurmaya çalıştı.
Pek çok düşünürü ve bilim adamını etkiledi ve onlardan etkilendi.
Psikanalizin pek çok tabusunu yıkmayı başardı ve bu yönüyle de bir yandan pek çok kişi tarafından eleştirilirken bir yandan da el üstünde tutuldu.
Bir dönem Psikoanalitik Cemiyeti’nde iken komütern, Avusturya Marksistleri ve Komünist Partisi ve Sigmund Freud okulu ile tartışmaları ardından partiden ve cemiyetten atıldı.
Evlilik dışı cinsel ilişki, kürtaj ve kadınların sosyal ve işlevsel özgürlüklerini kazanması gibi pek çok konunun üzerinde durarak bu gibi önemli konuların tartışılmasına önayak oldu.
Fikirlerinin ve ideallerinin peşini hiç bırakmadı.
Düşündüğünü söylemek en büyük ilkesi oldu ve tüm insanlığa seslendi:
Dinle Küçük Adam.

Reich hepimizi sarsan bu kitapta insanın en iğrenç, en patavatsız, en kötü ve olabileceği en çirkin yanlarını vurmuş tüm okurların yüzlerine..
‘Sen Küçük Adam kendi hakkındaki fıkrayı dinliyorsun ve içten gülüyorsun..’
İçine atılmış/itilmiş olduğumuz bu sahte düzende, kimliklerimizin ve fikirlerimizin farkındalığını tatmadan, belki de koyundan hiçbir farkımız olmaksızın yaşadığımız hayatların anlamsızlığını vuruyor yüzlerimize..
Evet sevgili okur..
Bu kitap gerçekten rahatsız edici…

Öncelikle bir insan olduğumuzu unutarak, sonradan kazandığımız statülerimiz olan ırk, din, dil, millet gibi kastlarımıza olan düşkünlüğümüzü tapınma ayinlerine dönüştürdüğümüz yaklaşımlara kin kusuyor adeta haklı bir gerekçe ile. Aşağıladığımız bizden ‘farklı’ olan tüm o diğer insanlara gösterdiğimiz çirkinliği seriyor önümüze ve diyor ki:
‘Aşağılayıcı ya da burnu havada olarak ‘Yahudi’ derken kendi dar kafalılıklarını daha da küçük duyumsuyorsun.’
Ve düşündürüyor Reich.
Sahi…
Herkes bizim gibi olsa ve bizim gibi düşünseydi hayatın ne anlamı kalırdı ki?
‘Hiçbir canlı ifadeye, hiçbir özgür, doğal harekete tahammül edemiyorsun.’
Yakılan bir sürü kitap ve ‘düşünce suçluları’ temsili bir örneğidir Reich’in haklı sözlerinin.
Peki ama neden?
‘Sen Küçük Adam!. ‘Yaşa! Diye bağırmak için, ara sıra başını bataklıktan dışarıya çıkarıyorsun.’


Ve sürekli şöyle söylüyorsun:
‘Ben kimim ki, kendi fikrim olsun!’

Artık gözlerini açmalı insan.
Artık düşünebilmeli..
İçine itildiği ve güdüldüğü bu sistemde gözlerinin bağlarını açabilmeli..
Ne zaman ki göğsünü gere gere dur der bir şeylere..
O zamana kadar:
‘Diktatörlere ve zalimlere ama, kurnazlara ve zehir saçanlara, bokböceklerine ve sırtlanlara eski bir bilgenin şu sözleriyle seslenin:Kutsal sözlerin belgilerini diktim bu dünyaya.
Palmiye ağacı çoktan kuruduğunda,
kaya paralanıp dağıldığında,
parlak hükümdarlar çoktan
çürük yaprak gibi toz olduğunda:
Taşır her günah selinden Nuh’un bin gemisi
benim sözümü:  Var olacaktır!
Sevgili okur.
Artık uyanma vakti..
Bu kitabı okumalı ve rahatsız olmalısınız.

       Elimdeki kitap Cem Yayınevi’nden çıkmış olup liste fiyatı 8 tl dir.
       Türkçesi: Yüksel Pazarkaya
       Dizgi: Mustafa Balaban
       Baskı: Umut Matbaası

      
      
Keyifli okumalar..                          
Unutmayın; hayat sayfalarda...

5 yorum:

Eren dedi ki...

Yazarın ve bu kitabın ismini çok duymuştum ama nedense bugüne kadar okumadım, yazarın psikiyatrist olduğunu da bilmiyordum, çok güzel fikirler, okumak isterim bu kitabı...

kitaplarlayasiyorum dedi ki...

Umarım okursunuz. İnanın pişman olmayacaksınız. :)

tunalızade gürkan efendi dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
diren karadeniz dedi ki...

kişisek gelişim kitaplarından oldum olası nefret ederim (mesleki olanlar hariç). Fakat bu, bir kişisel gelişim kitabı nasıl olmalıysa aynen o şekildir. Çok beğendim. (Evet, bu kitabı bir kişisel gelişim kitabı olarak görüyorum)

Bence bu kitabın etkisi zannedilenin aksine kısa sürelidir, hızlı okunur ve kapağı kapatıldığında etkisini yavaş yavaş yitirir.
Dostoyevski gibi insana sindire sindire "sen işte busun" demek yerine, surata tokat atar gibi söylüyor.

Hoş bir kitap, mutlaka okunmalı.
Değerlendirmeniz için teşekkürler.

kitaplarlayasiyorum dedi ki...

Paylasiminiz icin ben tesekkur ederim Diren Karadeniz.
Huzurlu okumalar dilerim...

EMEĞE SAYGI

Aksi ispat edilmediği sürece, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. Maddesi gereği eserin tamamının telif hakları yazara aittir. Herhangi bir şekilde ''alıntı olduğu ve hangi yazara ait olduğu'' belirtilmeden ve yazıların linki verilmeden kullanmak hırsızlıkla eşdeğer suçtur. İlgili kanun gereği eser sahibi şikayetçi olduğu taktirde cezai müeyyidesi 3 yıldan 6 yıla kadar paraya çevrilemez hapis, 150.000/300.000 Tl ağır para cezasıdır..