19 Ocak 2012 Perşembe

Karahindiba


‘O an Güzelkoy Kasabası'nda herkes uykudayken, beyaz bir pelikanın camdan kalbi binlerce parçaya ayrıldı..’


Büyüdükçe inanmayı bırakır insan çocukluk hayallerine..
Masallara inanmayı bırakır, sevmeye inanmayı, hayata inanmayı, inanmaya inanmayı bırakır..
Ve gittikçe yalnızlaşır..

El mahkum herkes böyle mi olur, bunu engellemenin yolu var mıdır bilinmez..                       
''Anılar da su ister...'' demiş Haydar Ergülen
Ve elbette her insan gün gelir hatıralarını sular..
Belki sokakta bir yüzde, belki bilinmedik bir seste, belki ağızdan dökülen yorgun kelimelerde..
Kimi zaman bir kütüphanede veyahut bir kitabevinin rafları arasında…

Ve işte böyle oldu haftalar öncesinde bana…
Çocukken tüm hayallerimle inandığım, ne kadar derinden üflersem dileğimin o kadar erken gerçekleşeceğini düşündüğüm ve her insan gibi büyüdükçe unuttuğum ya da hafızamın kenarına ötelediğim ‘karahindiba’yı bir kitabevini süslerken buldum…
İnanın o an için tıpkı eskisi gibi tüm gücümle üflemek geldi içimden kitaba doğru…
Ve aldım…

Birkaç  gece önce okuyabildim kitabı..
Nedendir bilinmez aldığım günden beri kapağını açamamış, sayfalarını kurcalayamamıştım..
Ama artık bir yerlerden başlamam gerektiği dank edince kafama başladım okumaya..      
‘Sen, hepiniz çirkin bir balıkçının oltasına yakalanmışsınız. Balıkçının ayaklarının dibindeki kovanın içinde yaşamak için çırpınıp duruyorsunuz. Dünyayı o kova, yaşamayı ölmemek sanıyorsunuz. Özgürlüğünüz o kovanın hacmi, ömrünüz gün bitip balıkçı eve dönene kadar.’

Hayat boyu bir şeyleri yapmamak için ürettiğimiz bahaneler, insanları ve yaşamayı anlamayışlarımıza anlam katmış bir tık daha..
Hep söylerim, bu dünyada iki tip insan vardır diye;
Hayatta yaşayanlar, hayatı yaşayanlar
Hayatta yaşayan her insanı derinden sarsan bu kelimeler kendine getiriyor insanı…

Sinan Bey’in özellikle ‘kitap okuyamama bahanesine’ alttan alta değinmesi son derece memnun etti beni.
Etrafımızdaki herkes kitap okuyamamaktan, işlerinin çok yoğun olduğundan ve hiç boş vakitlerinin olmadığını söyler dururlar..
Oysa ‘doğu-batı’ kitabevinin çıkardığı takvimlerden birinin üstünde yazdığı gibi
‘boş zamanlarınızda kitap okumayın’.

Kitap bittiğinde ve arka kapağındaki sallanan sandalyeyle yüz yüze geldiğimde içimde garip bir his vardı…
Yüzeysel olarak bakıldığında yazar işsizlik sorununa değinmişti..
Oysa derine inildiğinde aslında tüm kelimeler, içinde birer his saklamıştı…
Yalnızlık, dostluk, ümitsizlik, bir şeylere olan inanç, sevgi ve pek çok şey daha..
Ve sanırım biraz bir şeyler buldum benden…

İlk kitap için düşünülebilecek ortalamanın birkaç tık daha üstünde başarılı sayılabilecek olan Karahindiba, okurken keyif verecek bir öykü…
Sade bir dil, yalın bir kurgu ile kaleme alınan bu kitap sizi yormadan, güzel hayallere götürecek ve belki de eskide kalan bazı hikayelerinizi hatırlatacak nitelikte.. Şimdilerde bir şeyler yormuşsa sizi ve sakin bir şeylerle vakit geçirmek istiyorsanız bu kitap tam da size göre olabilir…

 
      Elimdeki kitap Sel Yayıncılık’dan çıkmış olup liste fiyatı 10 tl dir.
       Genel Yayın Yönetmeni: İrfan Sancı
       Editör: Bilge Sancı
       Düzelti: Ayten Koçal
       Kapak ve Teknik Hazırlık: Gülay Tunç
       Baskı ve Cilt: Yaylacık Matbaası

      
      
Keyifli okumalar..                          Unutmayın; hayat sayfalarda...

EMEĞE SAYGI

Aksi ispat edilmediği sürece, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. Maddesi gereği eserin tamamının telif hakları yazara aittir. Herhangi bir şekilde ''alıntı olduğu ve hangi yazara ait olduğu'' belirtilmeden ve yazıların linki verilmeden kullanmak hırsızlıkla eşdeğer suçtur. İlgili kanun gereği eser sahibi şikayetçi olduğu taktirde cezai müeyyidesi 3 yıldan 6 yıla kadar paraya çevrilemez hapis, 150.000/300.000 Tl ağır para cezasıdır..