27 Nisan 2011 Çarşamba

Uçurtma Avcısı

Joanna Trollope: ‘Muhteşem’     
   
  
KHALLED HOSSEİNİ…
     

    
Uluslar arası çok satanlar listesine girmiş ve 8 milyonu
aşkın kişi tarafından okunmuş olan Uçurtma Avcısı, hem 2006 hem de 2007’de Penguin/Orange Readers’s Group Ödülü’nü kazandı.

   
Kitap, kahramanlarımızdan Emir’ in ‘Bugün neysem on iki yaşındayken, 1975 kışının o karanlık, buz gibi gününde oldum…’ cümlesiyle başlar ve daha en başından sizi bir dünyadan başka bir dünyaya sürükler. Bu yepyeni hayatın içinde ‘ağabey-kardeş’, arkadaş, dost, baba-oğul ilişkilerine doğru çıkılan yolculukta, bir dönem Afgan halkının gelenekleri, yaşamları, pek sevilmeyen ve bir alt kimlik olan Hazarlar’ ın toplumda ki 'yerlerine' de şahit olursunuz. Dönem Kâbil’de monarşinin son yılları ve Sovyet işgaliyle birlikte yeni hayatlara ve kayıplara geçiş dönemidir.. 
     Kâbil’de doğan ve büyüyen iki çocuk; Emir ve Hasan..
     Büyümenin acısını beklide en çok bu iki çocuk hissetti. Emir’in korkaklığı, pişmanlığı beraberinde getirdi. Kendine açıklamakta güçlük çektiği her yeni olay ve her yeni söz Hasan’ı yanından biraz daha uzaklaştırmasına yol açtı. Esas canını acıtanın yalanlar olduğunu bilemezdi. Kaçmak için attığı her adımın onu bir yalanın farkındalığına yaklaştırdığını ve bu yalanın başkalarının hayatlarına mâl olduğunu bilseydi, o ‘nar ağacı’ ndan hiç inmezdi… 
    


     Elimdeki kitap Everest yayıncılıktan çıkmış olup özel Everest cep boy’dur.
     Fiyatı: 9.90 TL dir.
     Çeviren: Püren Özgören
     Yayına Hazırlayan: Tülin Er
     Mizanpaj: Bahar Kuru
   
     Keyifli okumalar..
     Unutmayın; hayat sayfalarda…


 EK: Film


   
More Froster’ın yönetmenliğinde çekilen Uçurtma Avcısı’nı en sonunda tüm cesaretimi topladım ve izledim.
    2 sene önce bir ‘kitap kurdu’ yla konuşurken bana ‘filmini izlediğinde kitabı okumayacak, kitabı okuduğunda da filmini izlemeyeceksin bir eserin…’ demişti. Gözlemlerim de onu haklı çıkarmıştı. Kitabını okuduktan sonra izlediğim filmde uğradığım hayal kırıklığını anlatamam. Bunun nedenini de daha sonra anladım: Okurken her şey zihnimizin ve hayal gücümüzün elindeydi. Bir senaryo vardı ortada ve biz çekiyorduk filmi beynimizde. Yazık ki bizim filmimizle yönetmeninki çoğu zaman örtüşmüyordu. 
    Ne var ki yine aynı endişeyle başladığım filmin başından, büyük bir şaşkınlıkla kalktım. Benim filmin ile Froster’ın filmi aynıydı. Ben kitabın içinde dolaşırken hangi açıdan baktıysam Froster da öyle çekmişti filmi.
   
    Bu güzel kurgu için Hosseini’ye ve ilk defa böyle bir durumda filmin başından mutlu kalkmamı sağlayan Froster’a saygılarla…

3 yorum:

Maya dedi ki...

Aslında ben bunun filmini izlemiştim ve hakikaten de harikaydı... kitabı da bir o kadar güzeldir eminim...

kitaplarlayasiyorum dedi ki...

Güzeldir. Okumanızı tavsiye ederim.

neden böyle konuştuk... dedi ki...

Hayatta bir şeyi çalan insan ister bir dilim nan(sıcak ekmek) olsun ister bir can, hırsızlıktır...

EMEĞE SAYGI

Aksi ispat edilmediği sürece, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. Maddesi gereği eserin tamamının telif hakları yazara aittir. Herhangi bir şekilde ''alıntı olduğu ve hangi yazara ait olduğu'' belirtilmeden ve yazıların linki verilmeden kullanmak hırsızlıkla eşdeğer suçtur. İlgili kanun gereği eser sahibi şikayetçi olduğu taktirde cezai müeyyidesi 3 yıldan 6 yıla kadar paraya çevrilemez hapis, 150.000/300.000 Tl ağır para cezasıdır..